Preeklampsi / Eklampsi

   Halk arasında gebelik zehirlenmesi olarak da bilinen preeklampsi hamileliğe özgü ve nispeten sık görülen ve bazen ciddi maternal-fetal sonuçları olan bir patolojidir.

   Nedeninin embriyonun plasentasyon aşamasında anne damarlarını yeterince invaze etmediğinden kaynaklı olduğu düşünülüyor ama bunun sebebi de net olarak bilinmiyor.

   Preeklampsinin klasik triadı; Hipertansiyon, idrarda protein görülmesi ve ödem olarak kabul görür. (ödem normalde de sık olduğundan kriterlikten çıkarılmıştır)

   Preeklampsi sadece gebelerde görülür, ayrıca gebelerde görülen diğer tansiyon yüksekliklerinden ayırt edilmelidir. Bunlar;

  1. Kronik hipertansiyon (hamilelikten önce de mevcut)
  2. Gestasyonel hipertansiyon
  3. Kronik hipertansiyon üzerine gelişen preeklampsi

   Preeklampsi 20. haftadan sonra gelişir ve tansiyonun140/90 üzeri olduğu durumlarda proteinürinin olması ve birlikte ödemin bulunması diğer tansiyon yüksekliklerinden ayırt edilmesini sağlarlar. Eğer tansiyon yüksekliği 160 /110 üzerinde olursa ağır preeklampsi olarak tanımlanır ve acil müdahale gerekir.
Anne damar endotel hasarı tüm anne organlarında fonksiyonel bozukluklara yol açar, eğer bu beyinde olursa eklampsi denilen konvülsiyonlara yol açar , karaciğer ve böbrek fonksiyonları bozulduğundan karaciğer enzimleri yükselir ve idrarda protein kaçağı olur. Karaciğerde sıvı kaçağı ödeme yol açar ve sıvı karaciğer kapsülü altında birikir,hatta bazen karaciğer kapsülünde yırtılmalar olabilir, yine karaciğer hasarı ve pıhtılaşma sorunları nedeniyle Hellp sendromu olabilir, mortaliteside olan ağır bir tablodur. (Hemoliz, karaciğer enzimlerinde artma,trombositlerde azalma)

 

 

 Preeklampsi bazılarında daha sık görülür, bunlar;

  • Daha önce preeklampsi geçirmiş olma,
  • Çoğul gebelik,
  • İlk gebelik,
  • 40 yaşından sonra gebelik,
  • Diyabet,
  • Obesite,
  • İvf gebeliği,
  • Böbrek hastalığı olanlar,
  • Otoimmün hastalığı olanlar,
  • Ailesinde preeklampsi öyküsü olanlar.

   Gebelik zehirlenmesi annede ve bebekte bazı riskleri de beraberinde getirir. Bunlar annede eklampsi krizi, hellp sendromu, plasentanın erken ayrılması, erken doğum riski, doğum sonu kanama ve organ hasarları, bazen de kalıcı tansiyon yüksekliğidir. Bebekte de sıklıkla gelişme geriliğine neden olur.
Preeklampsinin asıl tedavisi doğumdur ve genellikle doğumdan sonra 48 saat içerisinde tansiyon düşer ve eklampsi krizi ihtimali çok azalır, bazen 6-8 haftaya kadar tansiyon yüksek kalabilir bazen de bu hipertansiyon hastalığı olarak devam edebilir.

   Buradaki önemli olan konu ,erken preeklampsi olgularında çocuğun doğumunun mümkün olduğu kadar dış ortamda yaşayabilecek kadar geciktirilmesidir. Bu durumda hastanın tansiyonunun kontrol altında tutulması (hamilelikte kullanılan antihipertansif ilaçlar), bazen hastaneye yatırılıp sıkı kontrol edilmesi ve magnezyum tedavisi ile eklampsi krizinin önlenmesi şeklindedir. Eğer 36. haftadan önce doğum yapılacaksa bebeğin ciğerini geliştirici steroid tedavisinin yapılması gerekir.

   Evde yapılması gerekenler de sık tansiyon takibi, ilaçların düzenli kullanımı, sola yatarak yatak istirahati, bol sıvı alımı ve doktoruyla yakın irtibattır.
Preeklampsiden korunmak amaçlı mümkün olduğu kadar hamileliğin başında olmak üzere risk grubunda asetilsalisilik asit 100 mg/gün ( çocuk aspirini) başlamalı, sigara kullanıyorsa bırakmalı ve tuzu minimuma indirerek aşırı kilo alımından kaçınmalıdır. Bebek dışarıda yaşayacak haftaya geldiği zaman veya annede hayati risk olduğu zaman doğum yaptırmalıdır, doğum şekli önemli değildir.

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Gebelikte Tarama Testleri

Annenin sağlık durumu için yapılan testler; Kan grubu, hemogram, alt, ast, akş, üre, …

Devamını Oku
Tekrarlayan Gebelik Kayıpları (TGK)

20. gebelik haftasından önce aynı partner ile iki veya daha fazla ardışık düşük yapma…

Devamını Oku
Sezaryen-Normal Doğum, Avantaj-Dezavantajları

Sezaryen doğum avantajları: Anne ve bebek için doğumdan kaynaklanabilecek kompl…

Devamını Oku